Linafon İletişim ve Pazarlama Ajansı’nın Kurucu Ortağı Yeter Çetinkaya, dijital ayak izini ve dijital verilerin şu anki durumunu değerlendirdi. Dijital ayak izi, İnternet kullanımı sırasında bıraktığımız veri izidir ve kişisel çevrimiçi etkinliklerimizi içerir. İnternet kullanıcıları, aktif ve pasif olmak üzere iki tür dijital ayak izi bırakabilirler.

Günlük yaşamda vaktimizin büyük bir çoğunluğunu internet ağları üzerinde geçiririz. Sosyal medya platformları, internet siteleri ve video kanalları gibi teknolojik ağlar, gün içerisinde büyük bir vaktimizi alır. Alışveriş rutinlerinden eğitim ve kariyer alanlarına dek günlük yaşama dâhil olan internet ağları, zengin bir veri kütüphanesine sahiptir. Söz konusu veri kütüphanesinde girdiğimiz sitelerden kişisel bilgilerimize dek birçok detay barınır.

“Dijital Ayak İzi: Dijital ayak izi, İnternet kullanımı sırasında bıraktığınız veri izine denir. Ziyaret ettiğiniz web siteleri, gönderdiğiniz e-postalar ve çevrimiçi olarak paylaştığınız bilgiler, dijital ayak izinizi oluşturur.”

Aktif ve pasif diye iki türü vardır.

  • Aktif Dijital Ayak İzi: Bilinçli olarak paylaştığınız verileri içerir. Sosyal medya paylaşımları, forumlara katılım gibi etkinliklerle oluşturulur.
  • Pasif Dijital Ayak İzi: Haberiniz olmadan toplanan verileri içerir. Örneğin, web sitelerinin sizi takip etmesi ve IP adresinizi kaydetmesi gibi.

Dijital Ayak İzinin Önemi; Dijital ayak izi, çevrimiçi davranışlarınızın kalıcı olması nedeniyle önemlidir. İşverenler ve üniversite gibi kurumlar, dijital ayak izini inceleyerek sizin hakkınızda önemli bilgilere ulaşabilirler. Ayrıca, siber suçlular da dijital ayak izini kullanarak veri ihlalleri gerçekleştirebilir veya kimlik avı yapabilirler.

Dijital Ayak İzini Azaltma ve Korsanlardan Korunma İpuçları:

  • Gizlilik Ayarlarınızı Kontrol Edin: Sosyal medya ve diğer platformlardaki gizlilik ayarlarınızı gözden geçirin ve bilgilerinizi kimlerin görebileceğini kontrol edin.
  • Paylaşım Miktarını Sınırlayın: Kişisel bilgilerinizi minimum düzeyde paylaşmaya özen gösterin ve sadece güvendiğiniz kaynaklarla paylaşın.
  • Güçlü Parolalar Kullanın: Güçlü ve benzersiz parolalar oluşturun. Parola yöneticisi kullanmak, parolalarınızı güvende tutmanıza yardımcı olur.
  • Yazılımları Güncel Tutun: Yazılımlarınızı düzenli olarak güncelleyin. Eski yazılımlar siber suçlular için bir açık kapı olabilir.
  • Herkese Açık Wi-Fi Ağlarından Kaçının: Herkese açık Wi-Fi ağları, verilerinizin güvenliği açısından riskli olabilir. Özel verilerinizi bu ağlarda açıklamaktan kaçının.
  • Paylaşım Öncesi Düşünün: Çevrimiçi paylaşımlarınızın uzun süre kalıcı olabileceğini unutmayın. Düşünmeden paylaşmadan önce iki kez düşünün.
  • VPN Kullanın: Sanal Özel Ağ (VPN) kullanmak, çevrimiçi etkinliklerinizi gizleyerek dijital ayak izinizi koruyabilir.
  • Eski Hesapları Silin: Kullanmadığınız eski hesaplarınızı silerek dijital ayak izinizi azaltın.
  • Tıbbi Kayıtlarınızı Takip Edin: Tıbbi verilerinizin güvende olduğundan emin olun ve sağlık bilgilerinizi paylaşırken dikkatli olun.
  • İhlal Durumunda Hızlı Hareket Edin: Verilerinizin ihlal edildiğinden şüphelenirseniz hemen harekete geçin ve parolalarınızı değiştirin.

Ayrıca, paylaşımdan önce düşünmek ve çevrimiçi paylaşımların kalıcı olabileceğini unutmamak da önemlidir. İhlal durumunda hızlı hareket etmek ve güvenliğinizi sağlamak için parolaları değiştirmek de kritik önem taşır.

İletişim Uzmanı Çetinkaya‘nın değerlendirmesi, dijital ayak izinin ve dijital verilerin kişisel gizlilik ve güvenlik açısından önemini vurgulamaktadır. Kullanıcılar, çevrimiçi etkinliklerini bilinçli bir şekilde yöneterek ve alınabilecek önlemleri alarak dijital dünyada daha korunmalı ve güvende kalabilirler.